Haberin DevamıSporting Lizbon’un Jérémy Mathieu, William Carvalho, Bruno Fernandes, Rui Patrício ve Fábio Coentrão gibi oyunculardan kurulu rüya kadrosunda görev yapan Ruben Ribeiro, burada Portekizli teknik adam Jorge Jesus’la çalışma fırsatı yakaladı. 3 yıl Hatayspor formasıyla top koşturan başarılı futbolcu, Akdeniz ekibinde 90 maça çıkarak istikrarlı bir grafik yakaladı. Son olarak geçtiğimiz ay Portekiz ekibi Chaves forması giyen 37 yaşındaki orta saha, Portekiz ve Türkiye kariyeriyle ilgili unutamadığı anları samimi bir dille Spor Arena okuyucularıyla paylaştı.PORTEKİZLİ FUTBOLCU RUBEN RIBEIRO’NUN ÖZEL AÇIKLAMALARI ŞU ŞEKİLDE:“SPORTING’DE BRUNO FERNANDES GİBİ KALİTELİ FUTBOLCULARLA OYNADIM”2018 yılında Sporting’de oynadığın dönem Taça CTT kupasını kazandınız. O sene takımda Jérémy Mathieu, William Carvalho, Bruno Fernandes, Rui Patrício ve Fábio Coentrão gibi oyuncular vardı. Sporting Lizbon’daki başarılı sezonunu anlatır mısın?Haberin DevamıO sezon Sporting’in teknik direktörü Jorge Jesus’tu. Jorge Jesus, zaten çok sevdiğim ve sürekli iletişim halinde olduğum bir teknik direktördü. Jorge Jesus, beni takımında görmeyi çok istemişti. Sporting’e gitmeden önce Fábio Coentrão ile de konuşmuştum. O sırada Benfica’dan da transfer teklifi aldım ve bu takımlar arasında değerlendirme yaptım. Jorge Jesus’un oyun mantığını ve mantalitesini çok iyi biliyordum. Fábio Coentrão, “Sen de buraya gel. Bu kaliteli futbolcularla beraber sen de takıma katkıda bulun” dedi. Sporting Lizbon’a gittikten sonra süreç değişti. Kulüp başkanı; medya ve teknik direktörle tartışmalar yaşadı. Taraftarlar, o dönem kulübü bastı. O süreç benim adıma biraz üzücü geçti. Sporting Lizbon’da 2,5 senelik bir kontratım olmasına rağmen sözleşmemi erkenden feshetmek zorunda kaldım. Takım içinde hiçbir şekilde futbol oynanamayacağını gördüm ve bu şekilde bir karar aldım. Bundan dolayı Sporting’den ayrıldım. Yine de Sporting’de çok kaliteli ayaklarla, futbolcularla ve teknik direktörle çalıştığımı söylemek istiyorum. O sürecin bana ve futbolculuk kariyerime çok büyük bir katkısı oldu. Bruno Fernandes’le oynamak bana kendimi çok rahat hissettiriyordu. Bruno Fernandes, size topu istediğiniz şiddette ve istediğiniz şekilde ulaştırabiliyordu. William Carvalho ve Bruno Fernandes’le oynamak kariyerime çok büyük bir katkıda bulundu. Onlarla oynamak gerçekten çok büyük bir zevkti. Haberin DevamıGözden KaçmasınIcardi'den Galatasaray'a gelişinin ikinci yıl dönümünde duygusal paylaşımHaberi görüntüle“JORGE JESUS, ZEKASINI ÇOK İYİ KULLANAN BİR TEKNİK DİREKTÖRDÜ”Sporting Lizbon’daki serüveninde Portekizli teknik direktör Jorge Jesus ile çalışma fırsatın oldu. Jorge Jesus’un takım yönetimi ve oyuncularla iletişimi hakkında ne düşünüyorsun?Jorge Jesus gibi hayatında zekasını çok iyi bir şekilde kullanan başka bir teknik direktör görmedim. Jorge Jesus, maçtan önce veya maçtan sonra ne hissettiğimizi her zaman görebiliyordu; bunu nasıl başardığını hala anlamış değilim. Çünkü Jorge; siz bir şey hissettiğinizde, bir şeyi doğru veya yanlış yaptığınızda onu size hemen söyleyebiliyordu. Ayrıca sizi anında uyarabiliyor. Bazen modumuz düşük olduğunda bile bunu hemen fark edebiliyor ve bizi kenara çekerek konuşma yapıyor. Bize maçlardan önce çok sayıda video izletirdi. Videolarda bir oyuncunun diğer oyuncuya göre seviyesinin düştüğünü gördüğü zaman o futbolcuya inanılmaz bir şekilde destek olurdu. O futbolcuyu tekrardan takımın seviyesine getirmek için elinden gelen desteği verirdi. Hatayspor’da oynadığım dönem Fenerbahçe’ye karşı maç oynayacaktık. Jorge, saha kenarında bekliyordu. Kulağımda kulaklık vardı ve yürüyüş yapıyordum. Kafamı Jorge’ye çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Jorge, kollarını açarak, “Gelip beni kucaklamayacak mısın?” diye söyledi. Maçtan sonra tekrardan yanına gittim; sarıldık ve hasret giderdik. Yani Jorge Jesus, futbolcularıyla iletişimini her zaman eskisi gibi devam ettirebilen bir teknik direktördü.Haberin Devamı“TÜRKİYE, FUTBOL KONUSUNDA BANA GÖRE 1 NUMARA”Portekiz ve BAE Liglerinde forma giydikten sonra Türkiye’ye transfer olmuştun. 3 yıllık Süper Lig serüveni sende nasıl bir etki bıraktı?Türkiye, Portekiz’den geldikten sonra benim için futbol konusunda 1 numara oldu. Bunu tüm kalbimle söylüyorum. İnsanların bana gösterdiği bir ilgi vardı. Türkiye’de futbol oynarken kendimi daha rahat ve özgür hissediyordum. Türkiye, benim için hem kalbimde hem de aklımda 1 numara. Dünyada oynayabileceğim ve kendimi en rahat hissettiğim yer burası. İnsanlarla olan iletişimim gerçekten çok iyi seviyedeydi. Bu rahatlığı Türkiye’de buldum. Portekiz’den daha rahat durumdaydım.Haberin Devamı“TÜRKİYE’DEKİ TARAFTAR BASKISI BENİ HİÇBİR ZAMAN ETKİLEMEDİ”Türk futbolundaki stadyum atmosferi ve taraftar baskısı hakkında ne düşünüyorsun? Ayrıca seni 4 büyüklerden en çok hangi takımın atmosferi etkiledi?Oynadığım liglerde daha çok oradaki tutkuyu ön plana çıkaran bir futbolcuyum. Türkiye’de gencinden yaşlısına kadar stadyuma gelen tüm taraftarlar, bir tutku içinde maçları izliyorlar. Bu durum haliyle futbolcunun üzerinde de etkili oluyor. Türkiye’de futbol bir tutkudur. 4 büyük takımın sahasında oynadığım zaman bütün taraftarlar, nedense beni sürekli olarak ıslıklıyordu. Genellikle topu ayağıma aldığımda ıslık çalmaya başlıyorlardı. O yüzden bu takımlardaki atmosferin hepsi de benim için aynıydı. Bu durum bana çok büyük bir futbol eğlencesi gibi geliyordu. Taraftar baskısından etkilenmiyordum. Baskı olmasına rağmen yine de top oynamaya odaklanıyordum. Taraftarlar, tutku içinde çok yüksek bir sesle tezahüratta bulunuyordu. Bu yüzden Türkiye’nin taraftar konusunda da her zaman 1 numara olduğunu söylüyorum. Taraftarların, stadyumları harika bir şekilde doldurması ve takımlarını sonuna kadar desteklemesi beni hep pozitif anlamda etkilemiştir. Bu atmosferin oyunuma hiçbir kötü etkisi olmadı. Her zaman futbolumu aynı şekilde oynamaya çalıştım. Hatta bu kadar rahat olduğumdan dolayı çok eleştirildiğim dönemler de oldu. Bu konuda soğukkanlı bir oyuncuydum.Haberin Devamı“GALATASARAY’A KARŞI KAZANDIĞIMIZ GALİBİYETLER ÇOK BÜYÜK BİR ETKİ YARATTI”Hatayspor’da oynadığın dönem Galatasaray’a karşı 3-0 ve 4-2 kazandığınız maçlar vardı. Ayrıca Fernando Muslera’ya jeneriklik bir gol atmıştın. Bu maçların kariyerindeki yerini anlatır mısın?Genellikle ceza sahasının çevresinde oyun kurucu görevinde bulunduğum için çok fazla gol atan bir oyuncu değildim. Ayrıca çok fazla şutum da olmuyordu. Muslera’ya attığım golde düşünmek için çok fazla zamanım yoktu. Top geldi, kontrol ettim ve hemen vurdum. Çünkü rakip oyuncular, çok fazla baskı uyguluyordu. Gerçekten güzel bir gol oldu. Sahamızda taraftarlarımıza hediye ettiğimiz galibiyette bir payım olduğu için çok mutlu olmuştum. Galatasaray’a karşı kazandığımız galibiyetler çok büyük bir etki yarattı. O dönem kendi sahasında cesur bir futbol oynayan Anadolu takımlarından biriydik. Rakip kim olursa olsun aslında ileriye doğru oynamaya ve gol atmaya çalışıyorduk. Büyük takımlara karşı aldığımız galibiyetlere baktığımızda kendi evimizde ne kadar cesur bir futbol oynadığımızı görebilirsiniz. Takım içinde oyuncular arasındaki bağlantı çok iyi durumdaydı. Birbirimize olan inancımız da çok iyi seviyedeydi. Kötü günlerimiz de oldu ama oynadığımız maçlarda birlikteliğimizi her zaman korumayı başardık. Coşkuyla futbol oynayan bir takımdık. Takımda gerçekten çok yetenekli futbolcular vardı. Bu durum da büyük takımlara karşı galip gelmemizdeki en büyük etken oldu.“VOLKAN DEMİREL TAKIMA GELDİĞİNDE MÜTHİŞ BİR BİRLEŞTİRİCİ GÜÇ OLDU”Hatayspor’da birlikte çalıştığın teknik direktörlerden biri de Volkan Demirel’di. Volkan Demirel’in oyuncularıyla iletişimi ve teknik direktörlük potansiyeli hakkında ne düşünüyorsun?Volkan Hoca Hatayspor’a ilk geldiği günlerde ailevi problemlerim vardı. Hoca takıma yeni gelmişti ve onu henüz tanımıyordum. Ailevi sorunlarımdan dolayı benim için gerçekten çok zorlu bir süreçti. Ailemle ilgili bazı kararlar almam gerekiyordu. İşleri yoluna koymam için Portekiz’e gitmem gerekiyordu. Volkan Hoca’nın odasına gittim ve ailevi sorunlarımla ilgili yaşadığım durumu anlattım. Ondan 3 günlüğüne izin istedim. Volkan Hoca, “Ben sana güveniyorum. Kafan futbolda olmadığı müddetçe senden faydalanamam. Git ve işlerini hallet. Ne kadar süre lazımsa kullan. Ben buraya döndüğünde yüzde yüz seviyede olan bir Ruben Ribeiro istiyorum” dedi. Çok sayıda teknik direktörle çalıştım. Bu durumu anlayabilecek teknik direktör sayısı çok az. Volkan Hoca geldiği zamanlarda takım gerçekten çok kötü durumdaydı. Hatayspor, transfer konusunda ve maddi açıdan yaşadığı sorunlardan dolayı küme düşme potasındaydı. Volkan Hoca takıma geldiğinde müthiş bir birleştirici güç oldu. Onun sayesinde herkes birbirine kenetlendi. Bana böyle bir iyilikte bulunan bir hoca için ben her şeyi yaparım. Bundan dolayı takıma döndüğümde her zaman yüzde yüzden daha fazlasını vermek istedim. Bu kadar kısa zamanda insanları ve futbolcuları kendine bağlayan teknik direktör olduğu için ve onunla çalıştığım için çok mutluyum. O yüzden Volkan Hoca’nın bendeki yeri her zaman ayrıdır ve ayrı olacaktır. Volkan Demirel’in bir gün büyük bir takımda görev alacağına sonuna kadar inanıyorum. Volkan Hoca’nın sadece iyi bir takım şartlarına ve iyi bir futbolcu grubuna ihtiyacı var. Çünkü o dönem Hatayspor ile Süper Lig’de çok güçlü bir futbolcu grubumuz yoktu. Volkan Hoca, buna rağmen takımı kenetleyerek bir şeyler başarmaya çalıştı. O yüzden Volkan Hoca’nın büyük bir takımda görev aldığında yüzde yüz başarılı olacağına inanıyorum. Volkan Hoca’nın çok kaliteli futbolculara daha fazla kalite katacağını ve oyuncuları birbirlerine kenetleyeceğini düşünüyorum. O yüzden Volkan Hoca’nın başarılı olacağına olan inancım tam.“DEPREMDEN 2.KATTAN AŞAĞIYA ATLAYARAK KURTULDUM”Hatay’da 2023 yılında yaşanan deprem herkesin hafızasında tazeliğini koruyor. Depremden en çok etkilenen takımların başında geliyordunuz. Deprem anında neler yaşadın?Depremin hemen öncesinde uyanıktım. Portekiz ile telefon görüşmesi yapıyordum. Daha sonra kendime çay yapmak için mutfağa doğru gittim. Depreme mutfaktayken yakalandım. İlk başlarda ne olduğunu anlamadım ama daha sonra depremin şiddeti artmaya başlayınca ne yapacağımı şaşırdım. Mutfağımda duvara bağlı olan bir masa vardı. Aklıma masanın altına girmek geldi. O sırada dua etmeye başladım. Yaklaşık 2 dakika masanın altında durdum ve daha sonra deprem bitti. Mutfağımın penceresi kırılmıştı ve dışarıdan gelen sesleri duyuyordum. Anlayamıyordum ama dışarıda bağrışmalar vardı. İnsanların yardım istediğini anladım. Daha sonra dışarıya çıkmak için kapıya doğru yöneldim. O sırada yeni bir sallantı daha oldu. Kapımın önünde bulunan duvar kapıya doğru yıkıldığı için dışarıya çıkma şansım kalmadı. Sonra geri döndüm ve tekrardan masanın altına girdim. Pencerem kırıldığı için aklıma pencereye doğru gitmek geldi. Pencereden baktığımda aşağıda Erce Kardeşleri ve Burak Bekaroğlu’nu gördüm. İki arkadaşım da bana, ‘Atla! Atla!’ dedi. 2.katta oturuyordum. Ellerimden sarkarak aşağıya doğru atladım. Atladıktan sonra üçümüz de birbirimize baktık. İnsanlar yardım istiyordu ve dışarıya çıkmaya çalışan kadınları ve çocukları gördük. Arkadaşlarımla beraber insanlara doğru yöneldik ve yardımcı olmaya çalıştık. Daha sonra tesislere geldik.“CHRISTIAN ATSU’YA, ‘BUGÜN OYUNA GİRECEKSİN VE GOL ATACAKSIN’ DEDİM”Enkaz altında kalan Christian Atsu’nun vefatı herkesi yasa boğdu. Takım arkadaşın ile ilgili depremden önce yaşadığın bir anı var mı?O gün maçtan önce soyunma odasında oturuyorduk. Atsu’ya, ‘Bugün oyuna gireceksin ve gol atacaksın’ dedim. Maçtaki görüntülere baktığınızda golden önce topun başında ikimiz vardık. Frikik sırasında topu aldım ve yere koydum. Atsu, ‘Ruben! Bana bırakır mısın? Kendimi iyi hissediyorum. Bırak bana, bu vuruşu ben kullanayım’ dedi. Ben de şakayla, ‘Bunu gol yapamazsan seninle kavga edeceğim. Bırak ben vurayım’ dedim. Atsu, ‘Bana güven’ diye cevap verdi. Ben de ona güvendim. Kaleye vurdu ve gol oldu. O an yanında olduğum için attığı golü ilk kutlayan bendim. Christian Atsu ile son görüşmemiz ise maçtan sonra oldu.“MOURINHO’NUN TÜRKİYE’DE BAŞARILI OLACAĞINA %100 İNANIYORUM”Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nden elendi ve bu durum ister istemez taraftarlarda hayal kırıklığı yarattı. Vatandaşın Portekizli çalıştırıcı Jose Mourinho’nun sarı-lacivertli ekipte başarılı olacağını düşünüyor musun?Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde aslında hayal kırıklığı yarattığını söyleyemem. Çünkü ben öyle görmüyorum. Fenerbahçe, Lille ile oynadığı 2 maçta da çok sayıda pozisyon yakaladı. Şampiyonlar Ligi elemelerinde bu kadar pozisyon yakaladığınız halde gol atamıyorsanız rakip takım cezayı keser. Fenerbahçe, oyun ve pozisyon üstünlüğü anlamında 2 maçta da oynaması gerektiği gibi oynadı. Bu durumun teknik direktörle ve takımla bir ilgisi olmadığını düşünüyorum. Bu süreçte sadece şansa ihtiyaçları vardı. Fenerbahçe’de oyun anlamında bir sorun yoktu ve iyi bir futbol oynadı. Jose Mourinho’nun Türkiye’de başarılı olacağına %100 inanıyorum ancak bu da bir süreç gerektiriyor. Futbolcuların Mourinho’nun mantalitesini anlaması belki biraz zaman alabilir. Jose de Süper Lig’i anlayacak ve tanıyacak. Futbolcular da Jose’nin ne istediğini anlayacak. Herkes ilerleyen zamanlarda daha efektif bir Fenerbahçe izleyecektir.“RAFA SILVA’NIN JUDE BELLINGHAM GİBİ SORUN ÇÖZME YETENEĞİ VAR”Rafa Silva, Beşiktaş formasıyla şu ana kadar 6 maçta forma giydi, 4 gol attı ve 3 asist yaptı. Beşiktaş taraftarı, Rafa Silva’nın oynadığı futbolu takdir etti. Portekizli futbolcunun yeteneği ve takıma katkısı hakkında ne düşünüyorsun?Portekiz Ligi’nde Rafa Silva ile karşılıklı oynadık. Rafa Silva, top ayağındayken daha süratli olan bir futbolcu. Rafa’nın topla böyle bir ilişkisi var. Beşiktaş, belki de son yıllardaki en önemli transferini gerçekleştirdi. Rafa, diğer 10 numaralardan farklı bir oyuncu. Onun hedefi her zaman kaleye dikine gitmektir. Diğer futbolcular topu aldığında bazen yan tarafa doğru gidiyor. Rafa, topu aldığında sadece kaleye doğru gitmeyi düşünüyor. Bunu topla olan süratiyle birlikte çok güzel bir şekilde başarıyor. Aynı zamanda adam eksiltebilen bir oyuncu. Sonuç olarak da böyle goller atabiliyor. Rafa’nın Beşiktaş’ta çok başarılı olacağına inanıyorum. Stilleri belki farklı olabilir ama Rafa’nın oyun içerisindeki sorun çözme yeteneğini Jude Bellingham’a benzetiyorum. İkisi de takımın sıkıntı yaşadığı anlarda sorun çözebilen, gol atabilen ve asist yapabilen bir futbolcu.“NURİ ŞAHİN BANA, ‘DAHA ÖNCE SENİN GİBİ BİR 6 NUMARA GÖRMEDİM’ DEMİŞTİ”Hatayspor’da 90 maçta 3 gol ve 6 asistlik bir performansa imza atmıştın. Akdeniz ekibindeki performansını değerlendirir misin?Türkiye’de başarılı maçlar çıkardım. Çok değerli hocaların övgüsünü kazandım. Hatayspor’a ilk geldiğim zamanlarda Fenerbahçe’ye karşı maç oynamıştım. Fenerbahçe’nin o dönemki teknik direktörü Vitor Pereira, maçtan sonra çok iyi oynadığımı söylemişti. Daha sonra Nuri Şahin, Antalyaspor’a karşı oynadığımız maçtan sonra yanıma gelerek, ‘Ben daha önce senin gibi bir 6 numara görmedim’ dedi ve çok iyi bir maç çıkardığımı söyledi. Türkiye’de topla çok oynadığımı söylediler ve beni hep eleştirdiler. Yine de maç sayıma baktığınızda doğru işler yaptığım ortaya çıkıyor. Türkiye Ligi’ni izliyorum. Şu an bile geriden oyun kurma konusunda benim aldığım sorumluluğu alabilen bir oyuncu göremedim. Şimdi bile Türkiye’de oynamaya hazırım. Şimdi çağırsalar şimdi gelirim. Türkiye’deki futbol gerçekten çok farklı. Yaşıma takılıyorlar ama ben gerçekten fit durumdayım ve hala oynuyorum. Türkiye’de hala çok iyi işler yapabileceğime inanıyorum.“TÜRKİYE’YE TEKRARDAN DÖNÜP FUTBOL OYNAMAYI ÇOK İSTİYORUM”En son geçtiğimiz temmuz ayında Portekiz takımı Chaves’te futbol oynadın. Kariyerinle ilgili hedeflerinden bahseder misin?En son geçen sezon Gaziantep FK’nın bir ilgisi oldu. Daha sonra menajerim aracılığıyla Sivasspor’un ilgisinden bahsedildi. Türkiye, her zaman benim evim. Burada kendimi çok rahat hissediyorum. Türkiye’ye tekrardan dönüp futbol oynamayı çok istiyorum. Şu ana kadar herhangi bir resmi teklif veya görüşme olmadı. O yüzden biraz üzgünüm. Yaptıklarımın unutulması ve Türkiye gibi çok sevdiğim bir ülkeden bir teklif gelmemesi beni son derece üzdü. Türkiye’de güzel işler çıkardığımı düşünüyorum. Türkiye’de nedense ‘Ruben Ribeiro, problemli ve takımda sıkıntı yaratan bir oyuncu’ gibisinden bir algı yaratıldı. Bu söylenenler doğru değil. Hatayspor’da forma giydiğim dönem neredeyse hiç ara vermeden bütün maçlarda oynadım. Takıma sürekli olarak katkı sağlamaya çalıştım. Tabii ki futbolcuların sezon içinde inişli-çıkışlı bir grafiği olabilir. İnsanların benim hakkımda böyle kötü referans vermelerinden dolayı üzgünüm. Nasıl bir futbolcu olduğumu maç sayıma ve takıma verdiğim katkıya bakarak da görebilirler. Türkiye’de ayrılıp Portekiz’e dönmeden önce beni İran’dan ve Dubai’den çeşitli kulüpler transfer etmek istemişti. Portekiz’e dönünce, ‘Ruben, ailevi sorunları olan bir insan’ gibisinden algı yaratıldı. Hatayspor’da top oynadığım dönem 8 ay boyunca çocukları görmedim. Ben çocuklarım için döndüm, aileme bağlı bir insanım. Ayrıca deprem de yaşadık. Benim hakkımda nedense Portekiz’den Türkiye’ye kadar bazı algılar yaratıldı. Hatayspor’dan ayrılıp Chaves’e dönmemdeki en büyük sebep çocuklarımdı.
GÜNDEM
24 dakika önceGÜNDEM
30 dakika önceGÜNDEM
45 dakika önceGÜNDEM
49 dakika önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önce