Konusu kadar karakterleriyle de konuşulacak
Bugün yayın hayatına başlayacak ‘Annem Ankara’ dizisi konusu kadar karakterleriyle de konuşulacak.
Gerçek bir hayat hikâyesini ekrana getirecek olan, BKM imzalı ‘Annem Ankara’ bugün saat 20.00’da ilk bölümüyle Kanal D’de seyirci karşısına çıkıyor. Başrollerini Bergüzar Korel ve Mehmet Günsür’ün paylaştığı dizi seyirciyi 90’lı yıllara götürecek.Umudunu hiç kaybetmeyen bir annenin mücadelesini anlatan yapım; senaryosuyla olduğu kadar karakterleriyle de çok konuşulacak. Senaryosunu Başak Angigün’ün kaleme aldığı, yapımın yönetmen koltuğunda ise Faruk Teber oturuyor.Haberin DevamıBergüzar Korel (Zuhal Soydaşlı): 1947’de Erzurum’da doğdu Zuhal. Erzurum’da çocuk ve genç kız, Ankara’da anne oldu. Önüne baktığında güçlü, ardına baktığında kırılgandı Zuhal. Tıpkı ablalarının ömrüne teyellenmiş annelik gibi, onun gönlüne de bu hayatta var olmaya çalışan sekiz çocuklu bir ailenin, bitmeyen çırpınışı kalmıştı. Mehmet Günsür (Hasan Soydaşlı): 1949 İstanbul doğumlu. Erzurum Yapı Teknik Lisesi’nde yatılı okurken tanıştığı Zuhal’le evlenebilmek uğruna önce tıbbiye sınavlarını kazanmış, ardından Zuhal’in tek bir sözüyle kaydını dondurup, yine Ankara’da Mühendislik Fakültes’ine kaydolmuş, mesleki anlamda başarılı ama ailevi ve sosyal açıdan doğru ilişki kuramamış, kimseye bağlanamamış biri. Haberin DevamıDurukan Çelikkaya (Burak Soydaşlı): Zuhal’in büyük oğlu. 16 yaşında. Anne ve babası boşandıktan sonra sadece evinden, yurdundan değil, okulundan ve arkadaşlarından da uzaklaşmış olmak onu daha asi ve isyankâr yapmış. Mustafa Enis Bilir (Başar Soydaşlı): Zuhal ve Hasan çiftinin ortanca oğlu. 11 yaşında. 90’lı yıllarda yüzüne pek de gülmeyen hayattan kaçabilmek uğruna, hayallere sığınmış, duygusal ve kolay seven ama kolay kolay da yıkılmayan bir çocuk. Hayattaki en büyük idolü abisi Burak. Kerem Eren (Bağış Soydaşlı): Zuhal ve Hasan çiftinin en küçük oğlu. 1989 doğumlu. Zuhal’in zorlu bir hamilelik sonrasında hayat verdiği ve ona da hayat olan yol arkadaşı. Soydaşlı ailesinin üzerine titrediği, annesiyle birlikte, küçük bir ekmek bayini yuva ve kendine oyun bahçesi bellemiş, masum ve sessiz bir çocuk.